
Dostlarım,
Kardeşlerim,
Canlarım…
Kaldırın başlarınızı
Suçlular gibi, yüzümüz yerde
Özümüz darda durup dururuz.
Kaldırın başlarınızı yukarı
Bize göz verildi, gözleyin diye!
Dil verildi söyleyin diye!
El gövdede kaşınan yeri bilir
Dert bizde, derman ellerimi/dedir.
Ararsan bulursun, verirsen alırsın.
İnanmazsan gelir görürsün.......
Hacı Bektas-ı Veli.
Son zamanlarda 1400 yıllık yüce değerleriyle şerefli bir destan yazarak bugünlere taşınan Aleviliği kendi mecrasından çıkarıp, kendi kafalarında ki ideolojilerine göre özünden koparılmış bir Alevilik yaratılmaya
çalışılmaktadır.
Niçin? Çünkü; Gerçek değerleri anlaşıldıkça yükselen bir Alevilik var.
Güçlü bir içeriğe sahip olduğu için prestij kazanmaya başladı. Bunu
hazmedemiyorlar, bunu anlayamıyorlar...
Anlayamayanlar kimlerdir? Aleviliğin birliğini bozup, tartıştırılarak içini boşaltıp asimile etmek isteyen "özümüzdeki meyvelerin kurtları" olan yol düşkünleri, Diyanet ve şarlatanlarıdırlar.. Televizyonlara çıkıp Aleviliği anlatanlar; hiç cem görmemiş, hiç alnı secdeye gelmemiş, ateizmi bayrak edinmiş, Alevi ulularının isimlerini inanmadığı halde sadece kullanan kimselerdir.... Amaçlan, siyaseten bir yerlere gelmek ve rant edinmektir.
Yurdumuzun her tarafından yüzlerce telefonlar alıyoruz; "Susturun şunları" diye... sanki öyle bir gücümüz varmış gibi.. Oraya biz çıkarıyormuşuz gibi....
Halkımız bunlardan rahatsız olmaktadır....
Bu zihniyete göre; "Aleviliğin İslam'la ilgisi yoktur"
Hz. Ali ve Ehlibeyt Arap'tır, Alevilikle bunların ne ilişiği vardır, gibi
saçmalıklar...
Yel kayadan ne koparır ki...
Alevilik, İslamiyet'in yüz akıdır... Gülen yüzüdür.. Balkanlara. Budapeşte'ye kadar giden anlayıştır.. Anadolu'yu İslamlaştıran, gönüller fetheden, kutsal kelam'ı geleneklerimizle harmanlaştırandır.
Alevilik, katı, softa, bağnaz, akıl dışı yorumlara karşı akli yorumu öne çıkaran, insan sevgisini, eşitliği, bölüşümü inancın temeline yerleştiren, insanı Tanrının zerresinden oluştuğu için, incitmemeye çalışan, bağnazlığı, şiddeti reddeden insani yorumun adıdır. "Allah- Muhammed- Ali" dir duaları.
Allah, âlemlerin rabbidir. Muhammed, O'nun Resulüdür. O, "Adı güzel kendi güzel Muhammed"dir. O, saflığın, duruluğun, ve seçilmişliğin nurudur. Nübüvvettir. İki denizi birleştirip, yani velayetin ve imametin şahı ile, cennet seyyidesi Fatima'nın birleşmesi ile gelen on iki imamların öz kaynağıdır. Pınar'ın başıdır. Kırklar ceminde ki; "Canı canından, ruhu ruhundan, cismi cisminden olan Ali ile Muhammed'dir. Ali'siz Muhammed, Muhammedsiz Ali olamayacağı gibi; Allahsız, Muhammedsiz, Ali'siz de Alevilik olmaz. Bunu herkes böyle bilmelidir. Ve böyle inanmalıdır. Çünkü, öz budur..
Alevilik "kadim"den beri vardır ...
İşte belgesi: Bihar'ul - Envar cilt 7, sayfa 230:
".......... Abdullah b. Abbas diyor, Resulullah Sallallahu aleyhi ve âlih'ten
duydum, Buyurdu:
Ey insanlar! Kıyamet günü dört süvari vardır ki bizden başkaları değildir. Birisi dedi ki babam anam sana feda ey Allah Resulü! Kimdir süvariler?
Buyurdu ki ben Burag'a bineceğim; kardeşim Salih kendi ümmetinin öldürdüğü Allah devesine, kızım Fatima benim el- Azba adlı deveme, Ebu Talib oğlu Ali de cennet develerinden bir deveye binecektir. Devenin yuları ıslak incidendir. Gözleri kırmızı yakuttandır. Karnı yeşil zümrüttendir. Üzerinde içeriden dışarısı, dışarıdan içerisi gözüken beyaz inciden bir kubbe vardın Dışı Allah'ın rahmetiyle kuşatılmış, içi ise Allah'ın affıyla donatılmıştır. İleri gelince süratle gelir, geri gidince de süratle gider. O benim önümde olur. Başında nurdan bir taç olur. Mahşer yerinde
toplananları aydınlatır bu taç. Tacın yetmiş rüknü vardır. Her rükün, göğün
ufkunda ki dür misali yıldız gibi parlamaktadır. Hamd sancağı elinde
olduğu halde "La ilahe İllallah, Muhammed'ur Resulullah" diye kıyamette
nida eder. Hangi melaike topluluğun rastlasa "Bu mürsel Peygamberdir,"
derler. Uğradığı her peygamber topluluğu da "Bu mukarreb melektir"
derler. Bu sırada arş'ın ortasından birisi şöyle seslenir:
"Ey topluluk, bu ne mürsel Peygamber, ne de mukarreb melektir? Bu Ebu
Talib oğlu Ali'dir."
Ali'nin Şia'sı da onun peşinden gelir. Bir çağırıcı onun Şia'sına:
-Kimlersiniz siz? Diye seslenir. Onlarda:
-BİZ ALEVİLERİZ" diye cevap verirler.
Bunun üzerine onlara şöyle ses gelir:
-EY ALEVİLER! SİZ GÜVENDESİNİZ, SEVİP DE VELİ
EDİNDİĞİNİZLE BİRLİKTE CENNETE GİRİN
Alevilik budur. Güvende olmanın, kurtuluşa ermenin, sevip de veli edindikleriyle birlikte cennette olmanın adıdır. Kur'an da bir ayet şöyle der: "(hatırla) O GÜN(ü) Kİ İNSAN SINIFLARINDAN HER BİRİNİ BİZ IMAMLARIYLA (rehberleriyle) ÇAĞIRACAĞIZ. (İsra,71)
İmamsız, velisiz, peygambersiz, kitapsız Alevilik yaratanlara bu kaynaklar sunulur. Şayet birazcık olsun inançtan nasiplenmişlerse...
Aleviler, Allah'a kul, Muhammed'e ümmet, Ali'ye talip olanlardır. Ey inkarcılar! Sizler kimlersiniz? Alevilik sadece bir kültürse, sadece içi boş bir yaşam biçimiyse dininiz ve inancınız var mıdır? Varsa nedir?
İslam'sanız, "İslam'ın beş şartını niye yerine getirmiyorsunuz?" diye soruyorlar. "Şart" yoruma açık olmayan, mutlak yerine getirilmesi gerekli olan bir kelimedir. Bir lokma ekmeğe muhtaç olan insanlara nasıl "zekat" ödeteceksiniz? Nasıl Hacca göndereceksiniz? Zenginlere İslam'ın şartı beş, fakirlere üç müdür? Bu şart İslam'ın değil, bir yorumun şartıdır.
Hz. İmam Ali namaz kılıyordu, ramazanı tutuyordu. Ali den yanaysanız neden bunları yapmıyorsunuz?" diye soruyorlar. Bunları sormakta ki amaç; "Ali öyleyse ve İslam'sa Aleviler bunları yaşamıyor, İslam'la ne ilişkileri var? dedirtmektir." İslam'ı, Ebu Suudlar'ın, İbn-i Kemallar’ın, İdris-i Bitlisiler'in, Mızraklı ilmihal-lerin kaleminden değerlendirirseniz; Evet İslam'la ne ilişkimiz var" dersiniz.
4 -
Oku Ehlibeyt'in kitabını. Oku onları sevenlerin, o uğurda canlarını verenlerin kitabını..
İslam'ı İmam Ali'nin kaleminden, Ehlibeyt’in ilim ve irfanından öğrenirsen nerede olduğunu görürsün.. Ve orada da Aleviliği bulursun.. Alevilik, şaşırtıcı zenginliklerle dolu bir ummandır. Ummana dalabilmen içinde dalgıç olman lazımdır. Alevilik, Cahilin, cühelanın işi değildir. Kendini bilenlerin, insan-ı kamil olanların yoludur.
Fetva veriyorlar, diyorlar ki; 'Türbelere gitmeyin, kurban kesmeyin, ağaçlara bez bağlamayın, mezarları ziyaret etmeyin, mum yakmayın" Bunları yapanları da Allah'a şirk koşmaktan yargılıyorlar ve kınıyorlar...
Bu fetvalarla, İslam'ı "Vahabi" mezhebinin zihniyetiyle yorumlayıp, binlerce yıllık köklerinden Türk ulusunu koparmaya çalışıyorlar. Bu çalışmanın varacağı yerde Araplaşmaktı onlarda Araplaştılar ve amaçlarına da ulaştılar. Bu bir kültür katliamıdır. Bu bir insanlık suçudur. Bunu yapanlar Türk dilini, Türk kültürünü katletmişlerdir.
Bu kültürel değerler, bütün Türk dünyasında yaşatılan ulusal değerlerdir. Alevilik inancıyla birlikte kültürel mirasın da yüz akıdır. Alevilik bu kültürel değerlerin korunduğu emin sığınağın adıdır. Aleviliğe sahip çıkmak bu değerlere, bu mirasa sahip çıkmanın adı olacaktır...
Hz. İmam Ali'den de koparmaya çalışıyorlar; Alevilik; Ali -Muhammed'le et ve kemik gibidir. Etle kemiği birbirinden ayıramıyacağınız gibi bu kaynaktan da Aleviliği koparamazsınız.
f •
Musa'sız Musevilik, İsa'sız Hıristiyanlık, Muhammedsiz İslamiyet, Budha'sız Budizm olamayacağı gibi, Ali'siz Alevilikte olmaz...olamaz.
Alevilik, Ali'den yana olmaktır. İmam Ali aşktır, sevdadır. Ozanlara deyiştir, duvazdır, mersiyedir. İlham kaynaklandır.
Gözleye gözleye gözüm dört oldu Ali'm ne yatarsın günlerin geldi Korular kalmadı kara yurt oldu Ali'm ne yatarsın günlerin geldi.
Pir Sultan
5 '
Ve hala bekleniyor Şah-ı Merdan Ali.. Bir kurtarıcı gibi, bilgeliğiyle,
doğruluğuyla, insanlığa ışık tutacak sözleriyle... yiğitliğiyle... mertliğiyle..
cömertliğiyle...
Çünkü O, "Dondan dona" bürünendir.
Kâh Ali, Kâh Veli, Kâh Hacı Bektaş-ı Veli, Kâh Pir Sultan, Kâh Mustafa
Kemal'dir O...
Alevilik yedinci aşıra takılıp kalmaz. Yaşam devingendir, her an bir
oluştadır. O oluşu yakalamaktır.
O, "La Fetâ İllâ Ali"dir.
O, "fetâ" ehlidir.
O, gönülleri fethedendir.
Öyle bir fetih ki 1400 yıldır insan olanları ondan koparamadılar ve de
kop aramayacaklardı r.. İnkarın mumu yatsıya kadar yanarmış...
Alevilik bütün dinlerin devamıdır savına gelince: Yeryüzünde ki bütün dinler birbirinden etkilenmişlerdir. Hiçbir Peygamber yeni bir din icat etmemiştir. Bütün dinlerin ortak noktası vardır. Amaçları; Ahlaki bir toplum ve örnek insan yaratmaktır.
Budizm de din adamları toplumdan soyutlanıp, sadece uhrevi yaşarlar. Oysa Alevilik devingendir, hem dünyevi, hem de uhrevidir. Dedeler toplumla iç içedir. İbadetinden sonra dünyalığına, işine, gücüne dönerler. Budizm'in bir kolunda et yenmez. Oysa Alevilikte et lokmadır, kutsaldır. Çalışmak, üretmek ve toplumla paylaşmak vardır. Budizm de "Sekiz dilimli yol" adı verilen eğitim sürecinden geçmek vardır. Alevilikte dört kapı, kırk makam vardır. Hıristiyanlıkla da ilişkisi var mıdır? Allah- Muhammed - Ali üçlüsü teslis midir? -Teslis nedir?
-Hıristiyanlıkta "Baba, Oğul, Kutsal Ruh" üçlemesidir. -Bu neyi ifâde eder?
-Hıristiyan inancına göre Tanrı üç konumda tecelli etmiştir. Hz. İsa Tanrının oğludur. Aynı zamanda İsa'dır. Tanrının insan suretinde zuhurudur. Bu üç varlık birbirinden bağımsız, farklı varlıklar değildir. Üçü de birin içinde olan değerdir. Oysa Alevilik de Hz. Muhammed de, Hz. Ali de Allah'ın oğlu değildir. Üç varlıkta ayrı- ayrı ve bağımsızdırlar. Biri nübüvvet, diğeri velayettir.
Hıristiyanlıkta "12 havari" vardır. Bu havariler Hz. İsa'nın öğrencisidirler. Hz. İsa ile soy bağları yoktur. Oysa 12 imamların hepsi birbirinin devamı
ve soy bağları vardır. Kaynaklarını "Evlad-ı Resul" olmaktan ve Kur'an
dan alırlar.
Hıristiyanlıkta "Ruhban" sınıfı vardır. Onlar çalışmaz, üretmez, sadece
öbür dünyaya çalışırlar. Oysa Alevilikte üretmek esastır. Ahmet Yesevi
çatal - kaşık yaparak. Hacı Bektaş-ı Veli buğday yetiştirerek, Hasan dede
karpuz yetiştirerek, çoban Baba çobanlık yaparak yaşamlarını
kazanmışlardır. Halktan biridirler. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Benzerlik
tamamen biçimseldir. Eğer mutlaka birilerine benzetileceksek, biz bize
benzeriz.
Hz. İmam Ali'ye kulak verelim, asırlar öncesinden bizlere seslenir:
"Derman sende. Fakat senin haberin yok;
Derdin sende fakat sen görmüyorsun
Kendini küçük bir beden sanıyorsun
Oysa ki koskoca âlem, durulmuş içinde senin
Öylesine apaçık, apaydın bir kitapsın ki
Gizli şeyler onun harfleri ile meydana çıkmada,
Dışarıya bir ihtiyacın yok senin
Gönlünde yazılmış yazılar
Her şeyden haber verir sana."
Kendinden ve gönlünden haberdar olmayanlara ne denilir ki! "Ne söylenebilir ki!
Köklerinden koparılmış toplumlar, sel'in önünde sürüklenen kütükler gibidirler. Nereye varacağı, nerede duracağı belli değildir.
Alevilik zenginliklerle dolu bir ummandır. Kutsal kelâmı yani Kur'an'ı kendi gelenekleriyle, görenekleriyle, kültürleriyle anlayıp, yorumlamanın adıdır. Sazıyla, semahıyla, kadın erkek birlikte "Allah-Muhammed- Ali" yolunu sürmenin adıdır, sürenlere bin selam olsun...